Rusya ve Çin’in istihbarat paylaşımı amaçlı kurulan ve şimdi dünyanın yüzde 40 nüfusunu içeren ve dört nükleer gücü bünyesinde bulunduran ŞİÖ bugün Türkistan’ı kuşatma projesi haline dönüştü.
8-9 Haziranda Kazakistan’ın başkenti Astana’da Şanghay İşbirliği Örgütünün zirve toplantısı yapıldı. Toplantıda Hindistan ve Pakistan ŞİÖ tam üyesi oldular. “Dünya Bülteni” bu toplantının sonuçları hakkında Özbek muhalif siyasetçi Dr. Namoz Normumin Mohammad’ın görüşlerini öğrendi.
Size göre ŞİÖ nasıl bir örgüttür?
Şanghay İşbirliği Örgütü bugüne kadar az rastlanan bir uluslararası oluşumdur. Başlangıçta Rusya ve Çin’in istihbarat paylaşımı amaçlı kurulan ŞİÖ şimdi dünyanın yüzde 40 nüfusunu içeren ve dört nükleer gücü bünyesinde bulunduran bir dev organizasyona dönüştü. Örgüt üyesi devletler kendi bölgelerinde İslami radikalizmi önlemeden başlayarak geniş ekonomik işbirliğine soyundular. Askeri işbirliği de buna dahil. Ancak AB ya da NATO’ya kıyaslandığında ŞİÖ yine de ideolojisi kesinleşmeyen, üye devletler arasında çeşitli rekabet, büyük sorunları ve hatta düşmanlıklar olan bir yapıdır. Örneğin, yeni üyeler olan Hindistan ve Pakistan arasına Keşmir sorunundan dolayı zaman zaman siyasi krizler ve hatta askeri çatışmalar yaşanmaktadır.
ŞİÖ ABD ve AB rakip olabilir mi?
İşin aslında böyle rekabet elbette vardır. Özellikle Rusya açısından bu böyledir. Sadece rekabet değil batı ve Rusya arasına bir stratejik savaş söz konusudur. Bu savaş eskisi gibi soğuk savaş değil, karma savaştır. Batı Ukrayna’yı kendi etki alanın alarak Rusya’ya ağır bir darbe indirdi. Yaklaşık 10 bin kişi bu ülkesindeki çatışmalarda öldü. Rusya batıya karşı koyabilmek için yeni ortaklar aramaktadır. İşte ŞİÖ orta çıkmasının ana nedenlerinden biri budur.
Öte yandan Çin ve ABD arasında büyük jeopolitik ve ekonomik rekabet söz konusudur. İşin ilginç tarafı bu ülkeler aynı zamanda kendi aralarında işbirliği de yapmak istiyorlar. Örneğin, Çin’in Yeni İpek Yolu projesi AB ile işbirliğini öngörmektedir.
Böyle karmaşık durumu nasıl yorumlarsınız?
Bu işte günümüzde post modern dünyanın yeni halidir. Yani dünyadaki lider ülkeler kendi aralarında büyük rekabet içindeler aynı zamanda çıkarları gereği işbirliğinden de vazgeçemiyorlar.
ŞİÖ ülkeleri kendi aralarındaki sorunları çözebilir mi size göre?
Bu zor bir süreçtir. Dediğim gibi ŞİÖ bir ideolojisi olmayan (zaten olamaz da), post modern dünyada kendi çıkarlarını korumayı amaçlayan devletler topluluğudur. Şimdi Çin ve Pakistan büyük rekabet içindeler. Hindistan ve Pakistan’ın durumu zaten bellidir. Burada herkes öncelikle kendi çıkarlarını düşünerek hareket edecektir. Örneğin: Rusya’nın ŞİÖ’ den büyük ekonomik ve askeri; silah satışı beklentileri vardır…
ŞİÖ kendi bölgesinde istikrara katkı sağlayabilecek mi?
Bunu söylemek zordur. Çünkü ortada Afganistan sorunu vardır. ŞİÖ şu anda etki alanı olarak Afganistan’ı kuşatmış gibi gözüküyor. Ama bu ülke aslında bölgede de batının bir üssü sayılır. Son NATO zirvesinde bu örgüte üye ülkeleri Afganistan’daki asker sayısını artırma kararı aldı. Yani batı Afganistan’dan vazgeçmeyecektir. Dolayısıyla, bu ülkede büyük güçler karşı karşıya geldiler. Çatışmaların şiddetlenmesi kaçınılmazdır…
Dört Orta Asya ülkesi ŞİÖ üyesidir. Bunarlın durumunu nasıl değerlendirilmeli?
Bu dört ülke Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dır. ŞİÖ radikalizmle mücadele altında bölgedeki İslami gelişmeleri kontrol altında tutmaya ve önlemeye çalıştığını gizlemiyor. Esasında ŞİO Orta Asya ya da asıl adı ile Türkistan’ı kuşatma projesidir. SSCB dağılmasından sonra ülkelerimizde güzel gelişmeler oldu. Türkistan bir İslam medeniyetin merkezidir. Şu anda bölgemiz Müslümanları yeniden uyanmaktadır. Önemli olan bu uyanışın barışçıl, akıllı ve ŞİÖ gibi örgütleri tam olmasa bile karşısına almadan gerçekleşmesidir. Örgütün son toplantısında Özbekistan’ın yeni Devlet Başkanı Şevket Mirziyayev Kırgızistan’a sınırların kaldırılması çağrısında bulundu. Bu çok önemli bir adımdır. Çünkü ŞİÖ üyesi Orta Asya devletleri kendi aralarında birlik beraberliği sağlayarak bu örgütte önemli güç halına gelirler. Yoksa ŞİO bizi kendi bünyesinde eritir ve yok eder. Bunun örneği, şu an Doğu Türkistan’da yaşananlardır…
Dr. Namoz N. Mohammad kimdir?
1957 yılında imam Tirmizi’nin memleketi Tirmiz şehrine yakın bir köyde doğdu. 1980’de Taşkent Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra genel cerrahi uzmanı olarak çalıştı.
1990’lı yıllarda önce Özbekistan’ın bağımsızlığı için sonra ise İslam Kerimov rejimine muhalefet etmek için siyasi hayata katıldı. 1993’te muhalefete karşı uygulanan baskıdan dolayı Türkiye’ye geldi.
Türkiye’de siyasi faaliyetini sürdürmekle beraber, İslam dini ve Türk dünyası tarihi konularında araştırmalarda bulundu. Özbekistan’daki siyasi durum ve toplumsal hayat hakkında kitaplar ve makaleler yayınladı.
Muhaceretteki Türkistan Müslümanlarının sivil kuruluşu olan “Türkistan-Der” kurucu üyesi olan Dr. Namaz N. Muhammed, Özbek dili yanında, Anadolu Türkçesi, Rusça, Norveççe, orta derecede Arapça ve İngilizce bilmektedir. Evli ve 3 çocuk babasıdır.
kaynak: Dünya Bülteni
Leave a Comment