“Uygur Komitesi: Çin’in Doğu Türkistan’daki ‘Yeniden Eğitim’ Anlatısı Gerçeği Çarpıtıyor”

İsveç merkezli Uygur hakları örgütü İsveç Uygur Komitesi (SUK), Çin hükümetini Doğu Türkistan’daki Uygurların terörle mücadele amacıyla “yeniden eğitildiği” yönündeki yanlış anlatıyı yaymakla suçladı. Komite, bu propagandanın, Uygurlara yönelik Çin’in gerçek gündemini gizlemek amacıyla hazırlanan bir gerçeklik çarpıtması olduğunu belirtti.

Komite tarafından yapılan açıklamada, “Çin hükümeti tarafından yayılan ve Doğu Türkistan’daki Uygurların terörle mücadele amacıyla ‘yeniden eğitildiği’ iddiası, gerçeği çarpıtarak daha karanlık bir gündemi gizlemek amacıyla hazırlanmış bir anlatıdır. Bu sözde ‘yeniden eğitim merkezleri’, aslında kadınlar, erkekler, çocuklar ve yaşlılar dahil olmak üzere milyonlarca Uygur’un kültürel ve dini kimliklerinin sistematik olarak silindiği geniş bir toplama kampı ağıdır. Bu, aşırılıkla mücadele çabası değil, devlet tarafından onaylanan bir soykırım, sömürgeleştirme ve zorla asimilasyon kampanyasıdır” denildi.

Açıklamada, 15 yaşındaki bir Uygur kızının terörist olarak etiketlenip yeniden eğitime gönderilmesinin, Çin’in baskıcı mekanizmasının boyutlarını gözler önüne seren korkunç bir kurgu olduğu belirtildi. SUK, “Bu ulusal güvenlikle ilgili değil; bu, insanların varlığını sona erdirmeye yönelik kasıtlı bir stratejidir. Bu kamplarda uygulanan zorunlu beyin yıkama, organ toplama, kısırlaştırma, aç bırakma, infaz, psikolojik işkence ve fiziksel istismarlar, Doğu Türkistan halkının ruhunu kırmak ve onları köklerinden koparmak için tasarlanmıştır” ifadelerini kullandı.

Tarihi olarak Doğu Türkistan, bağımsız bir ülkeyken 1949 yılında Çin tarafından işgal ve ilhak edilmiştir. O zamandan beri, sistematik baskı ve kültürel soykırım olarak nitelendirilebilecek bir sömürgeleştirme ile karşı karşıya kalmıştır. Bir milyondan fazla Uygur çocuğunun ailelerinden zorla alınıp Çin devletine ait tesislere yerleştirilmesi, Uygur kimliğini kökünden yok etmeye yönelik hesaplanmış bir çabadır. Bu çocuklar, dillerinden, kültürlerinden ve inançlarından koparılıp devletin asimilasyonist gündeminin bir parçası haline getirilmektedir.

Aynı açıklamada, “Çin hükümetinin devlet destekli propagandada zorla kullanılan Uygur tanıklıkları, bu aldatmacanın bir başka katmanıdır. Bu bireyler, baskı altında konuşan, küresel algıyı manipüle etmek ve devam eden vahşetlerden dikkatleri başka yöne çekmek için kullanılan piyonlardır. Bu, soykırım iddialarına karşı bir savunma değil; rejimin iktidarını sürdürmek için korku ve zorlamayı silah haline getirmeye istekli olduğunun kanıtıdır” denildi.

SUK, Çin’in Uygur topluluğuna yönelik belgelenmiş vahşetleri “Batı medyasının yalanları” olarak reddetmesini, sorumluluktan kaçmaya yönelik şeffaf bir girişim olarak nitelendirdi. SUK, uluslararası toplumun Çin’in Doğu Türkistan’daki eylemlerini sadece insan hakları ihlalleri olarak değil, soykırım, sömürgeleştirme ve işgalin bir parçası olarak görmesi gerektiğini vurguladı. Doğu Türkistan, Çin’in değil, yasadışı bir şekilde işgal edilmiş ve şimdi sistematik olarak yok edilmekte olan bir yerdir.

SUK, küresel toplumun bu vahşetler karşısında Çin’e karşı kayıtsız kalamayacağını belirtti. Bu tür açık uluslararası hukuk ihlalleri ve insanlık onuruna karşı yapılan ihlaller karşısında, propagandanın perdesini aralamak ve bu eylemleri gerçekte oldukları şekilde -hesaplanmış ve acımasız bir soykırım, sömürgeleştirme ve işgal kampanyası- ele almak zorunludur. Tüm bir kültür tarihin sayfalarından silinmeden önce, kararlı uluslararası eylem için zaman şimdidir.

kaynak: https://www.indianarrative.com/world-news/chinese-propaganda-of-east-turkistans-re-education-distortion-of-reality-uyghur-rights-body-160391.html

Leave a Comment

*

*