”İnsan Hakları Konusu, ABD için en ,önemli ve asla bırakılmayacak ve çok etkin bir silahtır” ifadelerini kullanan Uygur.net yazarı Mehmet Emin Hazret pasifikte yaşanan gerilimi ve perde arkasını kaleme aldı.
Dünya’da Donald Trump başkanlığındaki yeni ABD yönetiminin insan hakları ihlallerinden dolayı hiçbir ülkeyi sıkıştırmayacağı kanısı hakimdır. “ABD’yi En büyük yapacağım” sloganı ile seçim kazanan başkan Trump, ABD’nin ekonomisine tehdit oluşturan ülkelere karşı ekonomik savaş, güvenlik sorunu yaratan ülkelere ise, askeri yönden savaş açmaya kararlı gözükmektedir.
Başkan Trump, ilgili savaşlara girmeden önce, dünya kamuoyunu ikna etmek için ABD’nin eski başkanlarının kullandığı yöntemleri kullanacak mı? ABD ordusunun Taliban tehlikesi var diye Afganistan’ı, Saddam tehdidini öne sürerek Irak’ı, Kaddafi bahanesi ile Libya’ya Sırp Irkçısı Miloseviç’ın yaptıkları için Sırbistan’ına saldırmadan önce, en çok dile getirdiği ve öncelikli konu olarak insan hakları ihlallerini öne sürmemiş miydi ?
ABD, eğer gerçekten Çin ile kapışacaksa, Pekin’i suçüstü yakalamak zorundadır. Bunun için de Çin’in işgalinde altında yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan Doğu Türkistan,Tibet ve diğer işgal altında tuttuğu ülkelerdeki ezilen Milletlerin durumunu öne çıkarmak zorundadır. Çin’in azınlıkları olarak tanımladığı bu ülke halklarının muhalif güçlerini kendi yanına çekmesi gerekir.
Bunun için ise, dünya komu oyunun Pekin’e olan tepkisini ve ardından nefretini oluşturmak sureti ile kendi tezine haklılık kazandırması gerekir. Bunun için ise, Çin’in kendi yönetimi altındaki halkların insan hakları ihlallerinden başlaması sonuca en kolay ulaşabilecek bir strateji olacaktır.
01 Şubat 2017 günü Milyarder iş adamı Rex Tillerson’un ABD Senatosunda (Parlamentosu Üst kanadında) 43 red oyuna karşı, 56 kabul oyu ile dış işleri bakanlığı onaylandı. Rex Tillerson hakkında oylamaya geçmeden önce Parlamentonun dış ilişkiler komisyonundaki bazı parlamento üyeleri Rex Tillerson’dan, yeni hükümetin Tibet meselesine olan tutumunun ne olacağını sordular ve Tibet sorunun bir kez daha gündeme getirmiş oldular.
Senatörlerin bu sorularına karşılık,Çiçeği burnundaki Dış işleri bakanı Rex Tillerson verdiği cevabında, Çin’deki İnsan hakları konusu, bilhassa siyasi tutuklular meselesi ABD ‘nin yeni yönetiminin bundan böyle Çin ile yürütülecek diplomatik ilişkilerinde öncelikli mesele olarak öne çıkacağını söyledi. Dış işleri bakanı Tillerson “ Çinli Hıristiyanlar, Budist Tibetliler, Müslüman Uygurlar, Falungung tarikat üyelerinin dini özgürlükleri bizim öncelikle önem vereceğimiz konulardır.” ifadesini özellikle kullanarak Çin’deki dini özgürlük konusunun özel ve öncelikli takip edilecek konular ve Çin’in de bu ülkeler listesinde ön sıralarda yer aldığının de altını çizdi.
ABD yönetimi bu söylemleri ile bundan sonra uygulayacağı dış politikada Çin’e karşı kullanmayı düşündüğü askeri baskıların yanında ve ona paralel olarak insan hakları silahını da etkin kullanacağını ilk kez dile getirmiş oldu. Bu yüzden Çin mahkumu Uygurlar, Tibetliler ve diğer uluslar ABD.’nın yeni başkanı Donald Trump’ın her şeyi ticari ve ekonomik göz ile bakarak iş yapacağı endişesine kapılmaması gerektiğini düşünmekteyim.
İleride bir Çin – ABD Savaşı Kaçınılmaz Gözükmektedir
ABD’nin beyni PENTAGON (ABD Savunma bakanlığı) dur. Dünya çapında PENTAGON’a bağlı 800 den fazla ABD. askeri üssü vardır. ABD.yönetimi, Çin’in yayılmacılığını önlemek için ABD deniz kuvvetleri ve donanma gücünü Pasifiğe kaydırma kararı Obama yönetimi tarafından alınmıştır. Obama yönetimi sona ermiş ve gitmiştir. ancak, PENTAGON yerinde durmaktadır.
ABD. Ordusundan emekli askerlerin aktif ve güçlü desteği ile seçimi kazanan Donald Trump, PENTAGON’un beklentisini hiç unutmamıştır. Trump seçim galibiyetinden hemen sonra, tek Çin politikasını terk etme yolundaki yeni yol haritasının işaretlerini vererek Pekin’in sınır uçlarını test etmiş ve Çin resmi medyasının şiddetli tepkisi ile karşılaşmıştır.
İşte o yazı;
Çin’e karşı katı tutumu ile bilinen Trump’ın sağ kolu ve baş stratejisti Steve Bannon, Trump tarafından ABD Ulusal Güvenlik Kurulu üyeliğine atanmıştır. Bannon, Mart 2016 da Güney Çin Denizi’ndeki yapay adalar sebebiyle tırmanan ABD – Çin gerginliği üzerinde konuşurken “5-10 yıl içinde ABD’nin Çin ile savaş halinde olacağından hiç şüphem yoktur” diye konuşmuştur. Steve Bannon “ABD’ni büyük yapma” sloganı ve stratejisinin mimarıdır. Trump’ın halka açık yemin töreni konuşma metnini yazan da Bannon olduğu ABD medyasında sıklıkla yer almıştır. Bundan sonra Ulusal Güvenlik Kurulu üyesi Steve Bannon’un her sözü çok ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum.
Yeni ABD dışişleri bakanı Tillerson 11 ocak 2017 günü Senatodaki oturumda, Güney Çin denizini kast ederek “Biz Çin’e net olarak şu mesajı gönderiyoruz.Mesajlarımız ise;
1. Çin yapay adalar yapımını durdurmalı.
2. Çin’in bu adalara yaklaşmasına kesinlikle ve asla izin vermeyeceğiz. sözleri ile ABD’nın tavrını açık ve net olarak ortaya koymuştur. Donald Trump’ın, 2013 de Vladimir Putin’in elinden “Rusya dostu” şeref madalyası alan Rex Tillerson’u dış işleri bakanı yaparak, Rusya ile arayı düzeltip, askeri yığınağı Çine doğru kaydırma stratejisi Doğu Türkistan ve Uygur Türkleri için çok önemli ama, bir o kadar çok ciddi olarak algılanması ve takıp edilmesi gereken bir konudur.
Pekin ise savaş seferberliğine çok önceden başlamıştır. Ocak 2017 başında “ Sözde Çin Halk Kurtuluş Ordusu ve Çin Halk savaşı koordinasyon Komitesi”’nın kurulduğu resmen açıklanmıştır. Bu Komitenin başkanlığını Çin devlet başkanı Xijinpeng bizzat üstlenmiştir. Bu açıklamadan hemen sonra,yanı ertesi gün Çin kara, hava, deniz kuvvetlerinden 47 üst düzey General görevden alınmıştır. Bunlardan bazıları tutuklanarak ceza evine kapatılmıştır. Görevden alınan Çin Ordusu Generallerinin başını balaya sokan esas neden ise Ukrayna’dan alınan ve eğlence gemisi yapılacağı yalanı ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçirilerek Çine götürülen “Varyag” gemisi olmuştur. Bu yüzen platform,daha sonra Çin’de uçak gemisine dönüştürülmüş ve 2011’de “Liyaoning” adı ile Çin deniz kuvvetlerinin hizmetine verilmiştir. Aralık 2016 da Tayvan boğazında askeri tatbikat yapan “Liyaoning” uçak gemisi hızının normal uçak gemi hızının yarısı kadar olduğu, Çin yapımı çelik uçak pisinin, Sovyet yapımı gemi gövdesine uyum sağlayamadığı, savaş uçaklarının geceleri inip kalkamaması olmuştur. Ayrıca, 30 senelik ömrünü suda geçiren bu geminin ancak 20 yıllık teknik ömrü kaldığı gibi bir çok önemli teknik yetersizlikiileri ve eksikler batılı askeri uzmanlar tarafından ortaya çıkarılmıştır.Bunun üzerine bu durum karşısında küplere binen Çin devlet başkanı Xi, Genel kurmay başkanı, Savunma bakanı, Deniz kuvvetleri komutanı dahil 47 Generali beceriksizlik, görevlerini ciddi olarak yerine getirmeme,yolsuzluk ve rüşvetçilikle suçlayarak görevden almıştır.
Görevden alınan Generallerin yerine 20 ocak 2017 günü 29 yeni atama yapılmıştır. Çin ordusunun çok önemli ve kritik görevlerine Deniz kuvvetlerinden terfi eden Amiraller tayin edilmiştir.
Çin ordusunun hala güçlü olduğunu sergilemek için telaşlanan Pekin, yeni bir hamle yapmıştır. 24 Ocak 2017 günü Çin’in Apple Daily gazetesi, toplamda 3 kıtalararası balistik füze tugayının Rusya (Uzakdoğudaki Sibirya) sınırındaki bölgesindeki Heilongjiang eyaletinin Daqing ve Henan bölgeleri ve Xinyang kentleri ile Kazakistan sınırındaki Doğu Türkistan bölgesine konuşlandırıldığını yazmıştır.
Çin komünist partinin resmi sesi olan Global Times: “Bazı çevreler Çin’in attığı bu askeri adımların Pekin’in Başkan Trump’ın provokatif açıklamalarına ve ABD’nin Çin ordusuna gereken saygıyı göstermiyor olmasına verdiği bir yanıt olduğunu düşünüyorlar.” ifadesini kullanmıştır.
Çin’in bu bölgelere konuşlandırdığı DF-41 kıtalararası balistik füzeleri 10 adet kadar nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip, 14 bin km uzaklıktaki hedefleri vurma yeteneğine sahiptir. Çin bu füzeleri kuzey kutbu üzerinden ABD topraklarına göndermek için yerleştirdiği konusunda daha önce Rusları bilgilendirdiği için, Rusya yönetiminin Çin’in bu yeni askeri hamlelerine ses çıkarmadığı tahmin edilmektedir.
Güney Çin denizinde Çin tarafından yapılan yapay adalar hakkında, 28 haziran 2016 tarihinde uydudan çekildiği bir fotoğraf dünya medyasında yayımlandı. İlgili haberde bir yapay ada üzerinde yapımı tamamlanan uçak pistinin uzunluğunun 3 km. olduğu tespit edilmiştir. Bu uçak pistine Airbus A380 uçağı rahatlıkla inip kalkabiliyor. Çin’in güney Çin denizindeki uluslararası sularda yapmakta olduğu yapay adalar ve bu adalar üzerinde kurdukları askeri üslerin kullanılabilir hale getirilmesi için çalışmalar baş döndürücü bir hızla devam etmektedir.
Çin ordusunda 20 Ocak’taki atamalarda, güney Çin denizi filosu komutanı Amiral Shin jinlong(沈金龙) un deniz kuvvetleri Komutanlığına, kuzey deniz savaş filosu komutanı Amiral Yuan Yu Bo (袁誉柏 ) un güney Çin Kolordusu baş komutanlığı görevine getirilmesi , Çin ordusunun güney Çin denizindeki savaş kabiliyetini artırması ile ilgilidir. Deniz kuvvetlerindeki bir subayın kara kuvvetleri kolordu komutanlığına atanması Çin ordu tarihinde görülmemiş bir olaydır. Pekin bu kez denizde bir savaş yapma hazırlığında gözükmektedir.
Camdan Saray İçinde Oturan Çin Komünist Parti İktidarı Gerçekten Savaşa Hazır mı?
Çin Komünist Partisi, ülkenin hayatı çıkarları için iktidardan vaaz geçebilecek siyasi ahlaka sahip bir örgüt asla değildir. Bunun sebepleri, 2011 yılında yayınladığım “Ejderhanın Korkusu Türkiye” kitabımda detaylı olarak ele alınmıştır. ÇKP, Çin’i yeryüzünden yok etmeyi göze alabilir. Ancak, iktidarı elden bırakmayı asala ve hiç bir zaman göze alamaz. Çünkü ÇKP’nın Çin halkına,ulusuna ve işgal ettiği topraklarda Çinli olmayan Milletlere karşı işlediği insanlık suçları asla ve kesinlikile af edilmez boyutlardadır. Bu yüzden iç muhalifleri acımasızca ve hiç bir insanı kural tanımadan imha etmeyi yasal hale kavuşturmak için her hangi bir yabancı bir dış ülke ile savaşmaya acilen ihtiyacı vardır.
ÇKP’nın Mültimilyarder Kapalist Diktatör Kodamanları, Pekin’de cam sarayın içinde oturmakta olduğunu gayet iyi biliyorlar. Bu yüzden, genel bütçeden iç güvenlik için ayırdığı miktar askeri harcamalar için tahsis ettiği miktardan bir kaç kat fazladır. Çin’de toplum ile yönetim arasındaki derin uçurum, çelişkiler, kin ve nefret dyguların inanılmaz boyutta ve aynı zamanda büyük bir belirsizlik süreci içindedir. Tünelin ucu kapalı ve çok karanlıktır. Kısacası; komünist Çin büyük bir iç savaşa gebe görünmektedir.
ABD.yönetimi, Çinli muhalifleri, Doğu Türkistan ve Tibet organizasyonları ile ÇKP.karşıtı Çinli demokrat iç muhalifler cephesini kendi yanına çekebilirse ve onların silahlanmasını sağlarsa, o zaman, Pekin’ in cam sarayı hızla çatlamaya başlayacaktır. Çin ana karası dışında 65 milyon Çinli yaşamaktadır. İşgal altındaki ülkeleri DOğu Türkistan’dan kaçarak komşu Türkistan Cumhuriyetleri başta dünhnyanın çeşitli bölgelerine sığınan ve Yurt dışında sürgünde yaşamakta olan 1 milyonu aşkın Uygur Türkü ile, 200 bin Tibetli vardır. Gerçi UygurTürkleri ve Tibetliler bağımsızlıklarını elde etmek konusunda kesin ve ekararlıdıırlar ve bu yoldaki çalışmalarını yıllardır sürdürmektedir. Ayrıca, ÇKP.diktatörlüğündeki Komünist rejimin yıkılması noktasında bütün muhalifler ortak fikirde birleşebilecektir. Komünist rejime karşı gurup ve değişik etnik unsurlar kendi aralarında İç ve dış organizasyonunu yapabilecek yetenek ve kapasiteye sahiptirler.
ABD, Çin’in güney ve orta kısmındaki Çin yayılımacılığına set çekebilirse, Japonya, Mançurya ve iç Moğolistan sorunu ile alakadar olursa ve Rusya, Doğu Türkistan ile, Hindistan ise,hamiliğini yaptığı Tibet ile ilgilenirse Çin tehelikesi büyük oranda ortadan kaldırılmış olacaktır. Ayrıca, dünya barışını tehdit eden Çin’in nükleer ve konvansiyonel silahları anında etkisiz hale getirilirse, dünyanı ve insanlığı tahribı ile sonuçlanması mühtemel 3. Dünya savaşına gerek kalmadan Çin’i içten çökertmek ve dünyaya tehdit olmaktan çıkartmak tamamen mümkün olabilecektir. Çin’in genel yapısı ve bugün geldiği nokta, bu ülkenin birkaç bağımsız ülkeye bölünmesini ve böylece Çin esaretindeki Çinli olmayan ulusları ve bölgelerin özgürleştirilmesini zorunulu hale getirmektedir. Ayrıca, ÇKP.diktatörlüğünden kurtarılan Çin ana karasının de t küresel demokratik ve insanı değerler ile yöneltilen özgür insanlırın yaşadığı hür ve bağımısız bir ülke hhaline gelmesini temini edecektir. Çin,özgürleştirilme ve bölünme potansiyelini olgunlaştıran bir çok önemli iç dinamiklere sahiptir. Çin, dünyadaki gelişmiş ve güçlü ilk 10 ülke arasından geriye atıldıktan sonra dünya, Cümleden Avrasya kıtası daha güvenli hale gelecektir. Çünkü Çin’e demokrasi ve özgürlük, Çin işgali altındaki milletlere bağımsızlık sadece savaş yolu ile ve bu savaşın muhakkak kazanılması ile ancak mümkün olabilecektir.
Mazlumu ezmekten mutlu olan ve haz alan, Kendisini eziyet ve baskı yapana ezilmekten hoşlanan tarihi “Çin kültürel üstünlük” virüsünden bir türlü arınamayan, olağandışı kibirli, acımasız,merhamet ve insanı duygulardan yoksun gaddar bir yönetim olan Çin komünist Partisinin anlayacağı tek dil vardır ; O da sadece ve sadece güçtür.
kaynak: Yeni Akıt
Leave a Comment