Müslümanlara Yönelik Zulüm Kayıtları adlı Sivil Toplum Kuruluşu STK Doğu Türkistanlı Uygur Anne ile yapılan bir radyo röportajını yayınladı. Uygurlu Müslüman kadın şunları söyledi: “Biz, televizyonda Filistin ve Suriye’deki benim gibi annelerin ağladığını izliyoruz. Dünya neden bizim haykırışlarımızı duymuyor? Bizim ağlayışlarımız, Milyonlarca Uygurların çektikleri kimsenin umrunda değil. Biz dünyada neler olduğunu izliyoruz fakat dünya bizim ıstırabımızı görmüyor. Filistin ve Suriye’de yaşayan annelerin yaşadığı gibi ben de kendi topraklarımda yaşayabilmeyi daime ummuşumdur. Filistin ve Suriye’deki insanlar çektikleri ıstırabı medya aracılığıyla açıkça dünyaya gösterebiliyorlar. Ne tür zulüm ve ıstırapla karşı karşıya olduklarını dünyaya ifşa edebiliyorlar. Bunu biz neden yapamıyoruz? Bu benim ağlama sebebim ve kendisinin savaşını verdiğim şeydir. Ne kadar da yardımsızız! Ne kadar da yardımsızız! Urumçi’de benim gibi ağlayan kaç anne var! Doğu Türkistan’da milyonlarca anne ağlıyor. Bunu kim duyup işitiyor? Hiç kimse. Bize sadece Allah şahit oluyor ve kendi kendimize şahit oluyoruz. Ancak mazlum ve ötekileştirilmiş anneler kendi kendilerine şahit oluyorlar. Biz yalnız başımıza ağlıyoruz, çünkü kendimizi dünyaya işittirecek bir yolumuz yok. Dünya, Filistin ve Suriye’de yahut dünyanın herhangi bir köşesinde olanları görebiliyor. Dünya halkları onlara (Filistin ve Suriyelilere) çektikleri zulüm ve acıdan dolayı şefkatlerini gösterebiliyorlar ve uluslararası toplumdan yardım alıyorlar. Uluslararası toplum, diktatör hükumete Filistin ve Suriye’deki şiddeti durdurmaları için baskı yapıyor. Bunlar televizyonda çıkıyor ve ben izliyorum. Fakat biz? Bunu ben hiç görmedim. Bizi kimse bilmiyor, Çinli işgalciler tarafından bir biri ardınca yakalanan ve öldürülen gençleri kimse umursamıyor. Benim gibi yıllardır acı çeken anneleri kimse fark etmiyor. Bunu yalnızca Allah biliyor ve bu vahşi hayvanlar (Çin Hükumeti) kendileri biliyor. İşte bu yüzden Filistin ve Suriye’deki anneleri kendimden daha şanslı hissediyorum. Çünkü söylemek istedikleri her şeyi söyleyebiliyor, kendilerini özgürce ifade edebiliyorlar. Acı ve ıstırapları için ağlayabiliyorlar. Zorbalar tarafından öldürülen çocuklarını defnedebiliyorlar. Ya ben? Ben oğlumun nerede olduğunu, ölü mü sağ mı olduğunu bile bilmiyorum. Doğu Türkistan’daki nice anne benimle aynı kaderi paylaşıyor.
Onlar (Filistin ve Suriyeliler) karşı koyabiliyor, öfkelerini ifade edebiliyor ve zorbalara karşı taş atabiliyorlar. eğer göğüslerinden vurulsalar, annelerinin önünde yere yatabiliyorlar. Ve o anne, bu benim oğlumdu, cihat ediyordu Allah yolunda şehit düştü inşaallah diyebiliyor. Ya biz? Biz evlatlarımızın Çinliler tarafından nasıl öldürüldüğünü bile bilmiyoruz. Biz evlatlarımızın Çin Hükumeti tarafından ne şekilde öldürüldüğünü bile bilmiyoruz; cesetlerini bile göremiyoruz. Çinliler, kalplerini ve böbreklerini bile almış olabilir. İşte bu yüzden Filistinli ve Suriyeli anneleri televizyonda izleyince benden daha şanslılar diyorum. Buradansa Filistin veya Suriye’de yaşamış olmayı umuyorum. Filistin ve Suriyeliler kendileriyle gurur duymalı. Allah onlara sabır ve kolaylık versin. Onlar, Doğu Türkistan’daki Uygur Müslümanlardan daha şanslılar. Filistinli ve Suriyeliler çocukları öldürüldüğünde en azından onların cesetlerine dokunabiliyorlar. Onları kendi elleriyle defnedebiliyorlar. Peki ya Doğu Türkistan’daki mazlum Uygur Müslümanları? Ya biz? Bizim masum çocuklarımız yakalanıyor ve vahşi hayvan yakalamış gibi muamele görüyorlar, insan gibi değil. Ve çocuklarımız ortadan kayboluyor, kimse bilmiyor nereye götürüldüklerini. Ey Allahım, Sen bizi ülkemizi işgal eden etobur Çinlilerle imtihan ediyorsun. Ey merhametlilerin en merhametlisi Allahım, tüm günahlarımız için tevbe ederiz. Ey Allahım, düşmanlarımıza karşı bize kuvvet ve sabır ver. Ey Allahım, dünyanın her yerindeki mazlum anne ve çocukları ve de yardımsız olanları koru.”
Kaynak: http://www.fetihmedya.com/dogu-turkistanli-anne-ne-kadar-da-yardimsiziz
Leave a Comment